Ortadoğu: İnsanlığın var olduğu ve yok edildiği yer.
Binlerce yıldır nice devletlere, dinlere, mezheplere ev sahipliği yapmış; dökülen nice kanlara, nice ihanetlere şahitlik etmiş; mürekkebi kan olan kalemlerle sınırları çizilmiş; gerek yer altı zenginlikleri gerekse jeopolitik konumu dolayısıyla yeryüzündeki her devletin, her insanın veya kısacası her aktörün ilgilendiği kadim bölge olmuştur.
Ortadoğu bölgesinin neresi olduğu hakkında çok farklı görüşler mevcuttur, bugün bile hala net sınırları ve tanımı olmayan bir bölgedir.
Ortadoğu kelimesi ilk kez kendilerini dünyanın merkezine alan Avrupalı devletler tarafından ortaya atılmıştır. Daha önce bu bölge ‘Yakındoğu‘ olarak ifade edilmekteydi. Yakındoğu bölgesine şimdiki şekliyle ‘Ortadoğu’ ülkelerine ek olarak Orta Asya bölgesi de dahil ediliyordu. ‘Uzakdoğu‘ bölgesi ise Çin Halk Cumhuriyeti ve Japonya gibi ülkeleri ifade etmekteydi.

Ortadoğu kavramı ilk kez 1850’li yıllarda İngiltere’nin Hindistan Ofisi tarafından kullanıldı. Daha sonra ise 1902 yılında Amerikalı denizci Alfred Thayer Mahan tarafından Arabistan ve Hindistan arasındaki alanı belirlemek için “The Persian Gulf and International Relations” isimli eserinde kullanılmıştır. Mahan bu eserinde Ortadoğu’yu Körfez suları etrafındaki bölge olarak tanımlamıştır.
Resmi olarak ilk defa 1957 yılındaki ABD tarafından Süveyş Krizine ilişkin olan Eisenhower Doktrini‘nde kullanılmıştır. John Foster Dulles, Ortadoğu bölgesini, “Batı’da Libya ve Doğu’da Pakistan, Kuzeyde Suriye, Irak ve Güneyde Arap yarımadasının arasındaki bölge” olarak tanımlamıştır.
Ortadoğu bölgesini coğrafi olarak tanımlayacak olursak;
Geniş anlamda: Batıda Fas ve doğuda Pakistan arasındaki bölge olarak tanımlayabiliriz.
Dar anlamda: Başta Irak, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra Körfez bölgesindeki ülkelerdir.
Peki yukarıda saydığımız ülkelere ilaveten Türkiye bir Ortadoğu ülkesi midir? Avrupa ülkesi midir?
Avrupalı devletlere göre biz bir Ortadoğu ülkesiyiz ki bunu yıllardır süren ve hala bir sonuç alınamayan AB üyelik müzakerelerinden anlayabiliriz. Ortadoğu ülkelerine göre ise biz laik, modern ve batılı yani Avrupalı bir devletiz.
Türkiye’de yaşayan vatandaşların yüzde 97’sinin Müslüman olması ve yıllardır Ortadoğu bölgesinde yaşayan insanlarla birlikte yaşayıp birbirimizi etkilememiz sonucunda gerek yaşayış biçimimiz gerekse gelenek ve göreneklerimizden dolayı bir doğuya bağlılık söz konusu. Avrupalı devletlerin bizi ‘Ortadoğulu’ görmesinin sebeplerinden biri bu.
Yine diğer taraf için, 1923 Cumhuriyetin ilanı sonrasında yaşanan devrimler ve oluşturmaya çalıştığımız medeni toplum için Batı ülkelerini örnek almamız ‘Ortadoğulu Devletlerin‘ gözünde batılı bir devlet imajı oluşturmuştur.
Buradan şu sonuca varabiliriz ki; Türkiye aklı Batı’da olan ama Doğu’dan bir türlü ayrılamayan bir ülkedir. Coğrafyamız gibi bu konuda da iki kavram arasında sıkışıp kalmışız. Bu sözü nerede okudum, nerede duydum bilmiyorum ama Ortadoğu kavramını her duyduğumda aklıma şu söz geliyor;
Türkiye Batılı olmaya çalışan bir Ortadoğu ülkesidir!
Yazılarımızdan haberdar olmak için bizi takip etmeyi unutmayınız 🙂
Yararlanılan Kaynaklar:
1- Deniz, Şadiye. «Ortadoğu’nun Yeniden İnşasının Yapı Bozumu: Büyük Orta Doğu Projesi Üzerine Bir Analiz» Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi , 2012.
2- al-bab.com, ‘Where is the Middle East?’, https://al-bab.com/special-topics/where-middle-east,