Davranışsalcılık, bir teori olmaktan çok bir araştırma yöntemidir. Uluslararası ilişkilerde devletlerin ‘gözlemlenebilir ve nicel olarak ölçülebilir’ dış politika davranışlarını karşılaştırmalı olarak incelemek gerektiğini ve bunu yaparken de, bir takım varsayımlara, önyargılara veya normlara değil, ‘gözlemlenebilir ve ölçülebilir verilere’ dayanmak gerektiğini savunan bir yaklaşımdır.
Davranışsalcılığın temeli 19. yüzyılda psikoloji alanındaki çalışmalar oluşturmuştur. Psikoloji alanında Davranışsalcılık, insanın bilinçaltının değil, ‘gözlemlenebilir ve nicel olarak ölçülebilir’ davranışlarının incelenmesini ve açıklanmasını önererek psikanalize karşı çıkmıştır.
Uluslararası ilişkiler biliminde Davranışsalcı yaklaşıma/yönteme göre; hem idealist-normatif hem de realist teoriler bilimsel değildir. Çünkü bir takım ön varsayımlar (insan doğası iyidir veya kötüdür) üzerinden bir takım genellemeler (uluslararası barış mümkündür veya uluslararası politka devletler arası güç mücadelessidir) üzerine yapıyorlar. Oysa yapılması gereken; ‘nicel’ ve ‘ampirik’ verilere dayanarak varsayımlar geliştirmek ve ardından uluslararası politka ve dış politika teorisi kurmaktır.
(bkz: Realizm) – (bkz: İdealizm)
Davranışsalcı Yaklaşımın Temel Özellikleri ve Tezleri
Bu yaklaşımın temelinde ‘Pozitivizm’ vardır. Çünkü davranışsalcılar, doğa bilimlerinde kullanılan pozitivist yöntemin sosyal bilimlere uygulanması gerektiğini savunur.
— Uluslararası olguları, olayları ve devlet davranışlarını gözlemler ve nicel olarak açıklar. Bu bağlamda teori geliştirebilmek için ‘karşılaştırmalı analiz’ yapar.
— Davranışsalcılık ‘Disiplinler arası yöntemi’ savunur. Nitekim uluslararası olguları, olayları ve devlet davranışlarını açıklarken diğer bilimlerden (psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, ekonomi, antropoloji, demografya, coğrafya, istatistik) faydalanır.
— Bu yaklaşım/yöntem; uluslararası olguları, olayları ve devlet davranışları arasında ‘neden-sonuç ilişkisi’ kurar ve açıklar.
— Davranışsalcılık, devletlerin benzer ve tekrarlanan dış politika davranışlarından hareketle genel uluslararası politika ve dış politika teorisi geliştirir. Yani ‘tümevarım’ yöntemini kullanır.
— Davranışsalcılığa göre, uluslararası ilişkilerin temel aktörü devlettir. Ancak devlet, uluslararası ilişkilerin ‘tek’ aktörü değildir. Davranışsalcılık, analizlerini ortaya koyarken devlet dışı aktörleri dikkate alır.
— Davranışsalcılık için; devletler – realizmin varsaydığı gibi – kendi içinde ‘homojen/yekpare’ değildir. Çünkü devlet içinde farklı çıkar grupları ve siyasi elitler/yöneticiler vardır. Bunlar arasında çıkar ve iktidar mücadeleleri vardır. Devletlerin dış politikaları, bu çıkar ve iktidar mücadelelerinden yakından etkilenir.
— Bu yaklaşıma göre, devletler – realizmin varsaydığı gibi – tam olarak rasyonel aktörler değillerdir. Devletlerin dış politikaları, ‘tam rasyonel karar alma’ süreci sonucunda oluşmaz ve uygulanmaz.
Yararlanılan Kaynaklar
1- Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler Teorileri, Bursa, MKM Yayıncılık, 2013.
2- Atila Eralp (Editör), Devlet, Sistem ve Kimlik, İstanbul İletişim Yayınları, 2011.
3- Hasret Çomak, Caner Sancaktar (Editör), Uluslararası İlişkilerde Teorik Tartışmalar, İstanbul, Beta Yayınları, 2013.